Her gönül, gizli vahiy duysa idi, dünyada harfler, kelimeler, sesler, sözler olur mu idi?*
* Harfsiz, sessiz, sözsüz, gönül yolu ile konuşmalara Mevlana'nın Divan-ı Kebir'inden alınan şu beyitler ne güzel örnektir:

Gel de birbirimizle candan konuşalım!
Kulaklardan, gözlerden gizli olarak söyleşelim!
Gül bahçesi gibi dudaksız, dişsiz gülelim!
Düşünce gibi dudaksız, dilsiz görüşelim!
Akl-ı evvel mertebesinde, Hakk'ın varlığın idraki içinde dünyanın sırrını ağzımız kapalı olarak sonuna kadar söyleyeyim.
Hiç kimse kendisi ile apaçık sesle konuşamaz.
Madem ki hepimiz biriz, dilsiz, dudaksız gönüllerimizden birbirimize seslenelim.
Sen nasıl olur da eline; "Tut!" dersin? O el senin midir?
Mademki ellerimiz bir, o ellerle birbirimize içten konuşalım.
Ellerimizin bir olduğundan bahsedelim.
El, ayak gönlün hareketini bilir, dilimiz susarak, gönlümüz titreyerek söyleşelim.
Bazen dipnotlarla meranı anlamak daha kolay olabiliyor.Buda onlardan biri galiba...
Kaynak:
Mevlana
Konularına göre açıklamalı "Mesnevi" tercümesi cilt 3-4
Ötüken Yayınları