Eyvahlar olsun cehennemliklere, eyvahlar olsun ateşin yalazladığı o yüze ki güneşin sıcağına sabretmezdi. Eyvahlar olsun üzerine kaynar su dökülen o başlara ki baş ağrısına dayanamazdı. Eyvahlar olsun masmavi kesilen ve ateşin içinde belerip kalan o gözlere ki göz ağrısına dayanamazdı. Eyvahlar olsun alev yükselen o kulaklara ki sözleri dinler ve bundan zevk alırdı. Eyvahlar olsun o ateşi koklayan burun deliklerine ki leş kokusundan rahatsız olurdu. Eyvahlar olsun demir halkalar takılan boyunlara ki ağrılara sabredemezdi. Eyvahlar olsun sert, pis kokulu ve neredeyse alev alacak ateşten elbiseler giyen o derilere ki sert elbise giymeğe sabredemezdi. Eyvahlar olsun içine zakkumla birlikte kaynar su dolup ta bağırsaklarını kesen o karınlara ki eziyetlere tahammül edemezdi. Eyvahlar olsun ateşten pabuç giyen ayaklara ki yaya yürümeğe tahammül edemezdi. Çeşitli azaplardan dolayı cehennem halkına eyvahlar olsun!
Sultân-ı Evliyâ, Gavsü’l-Âzam Şeyh Abdülkâdir Geylânî / Gunyetü’t T’alibîn